Tokat, tarihi ve kültürel mirası ile doğal güzellikleri koruyarak bugüne taşıyan ender bir Anadolu kentidir. Anadolu'nun saklı tarihinin izlerini bugün Komana ve Sebaastapolis antik kentlerinde, Tokat Merkez, Niksar, Zile ve Pazar ilçelerinde sürmek mümkündür. Baş burcu ile görkemli ve ürkütücü bir kayanın tepesine oturmuş yaklaşık 1500 yaşındaki Tokat Kalesi bugünkü şehir merkezinin ilk yerleşim alanıdır.

 

Türklerin Anadolu’ya gelişinden itibaren, mimarlık adına ortaya konulan eserlerin ve kentin geçmişte yaşadığı kültürel ve ekonomik hayatının izleri 900 adımda 900 yıl yolculuğu ile görülebilmektedir. 12. yüzyılda yapılan Çukur (Yağıbasan) Medrese; Türkmen bölgesinde yapılan ilk kapalı avlulu Anadolu Medreselerinden biridir. Bu bölgede bulunan Taşhan, Devecihan, Paşahanı, Yazmacılar Hanı ve Arastalı Bedesten; tarih boyunca kentin yaşadığı ekonomik canlılığın kanıtları arasındadır. Bu yapılar arasında Taşhan, Anadolu’nun en büyük şehir hanları ve Türkiye’nin en güzel beş hanı arasında gösterilmektedir. Kent merkezinde ayrıca Anadolu’nun en eski camisi olan Garipler Camii, Anadolu’nun 15. yüzyıla ait en güzel camilerinden birisi olan ve Sultan II. Bayezıd tarafından annesi adına inşa ettirilen Gülbahar Hatun Camii bulunmaktadır. Halit Sokak ve Bey Sokak’ta günümüze ulaşan geç Osmanlı dönemi geleneksel konutlarını görmek mümkündür. Dünyada tüm müştemilatıyla ayakta kalmış tek ve en güzel ahşap mevlevihanesi bugün Mevlevihane Müzesi olarak hizmet vermektedir. Roma döneminde doğu-batı ve kuzey-güney yol güzergâhında Karadeniz’in beş büyük kentinden biri ve para basma yetkisine sahip zengin antik kenti Sebastopolis ile Kuzey Anadolu’da Mitridat Krallığı’nın din ve ticaret merkezi statüsündeki Helenistik dönemin özerk kenti olan Komana antik kenti kalıntıları günümüze dek ulaşabilmiştir.

 

Zile Anadolu’nun en eski yerleşimleri arasında gösterilmektedir. Anadolu’nun bilinen tek dolgu kalesi olma özelliği taşıyan Zile Kalesi’nde Sezar, Zela Savaşı sonrası tarihi sözünü (veni-vidi-vici) söylemiştir. 3600 yapının bir arada olduğu geleneksel Türk konut dokusunu koruyarak; Zile, bugün Türkiye’nin en çok geleneksel Türk konutuna sahip ilçesi olmuştur. Ünlü coğrafyacı Strabon’a göre Anadolu tarihinde bilinen ilk su değirmenleri Mitridat Krallığı döneminde Kelkit Çayı üzerinde Niksar’da inşa edilmiştir. Anadolu’daki ilk Türk Beyliklerinden olan Danişmendoğulları Beyliği’ne başkentlik yapmış Niksar’a, 17. yüzyılda, Evliya Çelebi’ “Cennet Niksar'ın ya altında, ya üstünde” sözleriyle iltifat etmiştir. Niksar’ın günümüze dek ulaşabilmiş en eski yapısı yalçın bir kayalık üzerine kurulmuş olan ve Türkiye’nin en büyük ikinci kalesi olma özelliğini taşıyan Niksar Kalesi’dir. İçinde pek çok eseri barındırmakla birlikte bu eserler arasında Anadolu’nun ilk tıp medresesi olma özelliğini taşıyan Yağıbasan Medresesi ön plana çıkmaktadır.

 

Henüz çok kirlenmemiş bir bölgede yer alan Tokat, alternatif turizmin geliştirilebilmesi için, mağara ve göl gibi doğal oluşumlara, termal kaynaklara, yaban hayatı koruma sahası alanlarına sahiptir. Dünyanın en büyük mağaraları arasında gösterilen Ballıca Mağarası, Türkiye’nin 28 jeolojik miras alanı arasında yer almaktadır. Turizm Merkezi ilan edilen Reşadiye Zinav Gölü ve Yaban Hayatı Koruma Sahası Kaz Gölü yanı sıra Almus Baraj Gölü Tokat’ta bulunan keşfedilmemiş bir doğa harikalarıdır. Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Müdürlüğü’nce tescil edilmiş eser sayısı 510 eser bulunan Tokat’ta, bu eserlerin 262’si sivil mimarlık örneği, 117’si dini yapı, 70’i kültürel yapı, 16’sı doğal varlık, 4’ü ticari yapı ve 1’i askeri yapıdır. 118 sit alanı bulunan ilde 112 arkeolojik sit alanı, 3 kentsel sit alanı, 2 doğal sit alanı ve 1 tarihi sit alanı bulunmaktadır. 

                                                                                                                     

                                                                                                                              BALLICA MAĞARASI

 

Pazar İlçesinde dünyanın en büyük ve en görkemli mağaralarından biri olan Ballıca Mağarasının henüz keşfedilmemiş ve ziyarete açılmayan bölümleri olsa da; günümüzde 680 m uzunluğunda 8 salonu ile ziyaretçileri ile buluşmakta. Yaşı 3.4 milyon yıl olarak tahmin edilse de yaşı itibari ile gizemli bir yolculuğa sürükleyen bu eşsiz yer, özgün Soğan Sarkıtları ile de uluslararası büyük önem taşıyor. Doğada eşi benzeri bulunmayan Ballıca Mağarası’ nı dolaşırken büyüleyiciliği karşısında şaşkınlığınızı gizleyemeyecek ve mağara içerisinde heyecanınız hiç bitmeyecek.Mağara içerisinde ortalama nem %55’ i aşmakta ve yaz kış ortalama sıcaklığı 17-19 derece arasında değişmektedir. Ballıca Mağarası’ nın içerisindeki bulunan oksijen miktarı dışarıya göre daha fazla olması astım hastalarına da iyi geldiği söylenmektedir. Ülkemizde keşfedilmemiş gezilmesi gereken yerlerden biri olan Ballıca Mağarası, tatil günlerinde yaklaşık 500 kişi tarafından ziyaret ediliyor. Mağaranın “salon” tabir edilen birçok geniş bölümleri var. Havuzlu Salon, Büyük Damlataşlar Salonu, Çamurlu Salon, Fosil Salonu, Yarasalı Salonu, Çöküntü Salon, Sütunlar Salonu, Mantarlı Salon gibi. Ballıca Mağarası’nın, atmosferdeki oranın yaklaşık dört katı saf oksijen içeren havası nefes almayı kolaylaştırdığı gibi astım rahatsızlığı olanlara çok iyi geliyor.

 

KAZ GÖLÜ

 

Kaz Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahasının toplam koruma alanı 1170 hektar olup göl alanı 274 hektardır. İl merkezine uzaklığı 39 km, Turhal ilçesine 19 km, Pazar ilçesine 11 km, Zile ilçesine 23 km'dir. Kaz Gölü göçmen kuşların göç yolları üzerinde bulunmasından dolayı kuş türlerine konaklama imkanı sağlamaktadır. Kuluçka dönemlerini Kaz Gölünde geçiren göçmen kuşların geçişleri mart ayı içinde başlar mayıs ayı başlarına kadar devam eder. Haziran ayının sonlarına doğru yavrular palazlanıp uçmaya hazır hale gelir. Temmuz ayı başlarında da ilk göçler başlar ve devam eder. Kışı gölde geçiren göçmen kuşlar eylül-ekim aylarında gelirler ilkbahar ile birlikte havaların ısınmaya başlamasıyla kuzeye göç ederler. Kaz Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası sucul ekosisteme sahip olmakla beraber yerli ve göçmen kuşların yuvalanma, kuluçkalaşma alanıdır. Sucul ekosistem alanı içerisinde mevcut popülasyonda yaşamını sürdüren 108 çeşit kuş türü olmasına rağmen yılı içerisinde aylar itibarıyla tür sayısında değişimler söz konusudur. Bu kuşlardan bazıları; Saksağan, Kara Leylek, Ak Leylek, Angıt, Alacabalıkçıl, Gri Balıkçıl, Ak Kuyruksallayan, Büyük Beyaz Balıkçıl, Sutavuğu, Sakarmeke, Elmabaş, Kamışçın, Batağan, Saz Bülbülü, Karatavuk, Ördek türleri, Kaz türleri, Çulluk, Serçe, Sığırcık, Kızıl gerdan, Söğüt Serçesi, Kara Kızılkuyruk, Kızkuşu, Çıkrıkçın, Çıvgın, Çayır İncirkuşu gibi türlerdir. Turhal ve Pazar ilçe sınırları dahilinde bulunan Kaz Gölü Sulak alanlar statüsüyle anılmakta olup , Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olmasıyla büyük önem taşımaktadır. Göl çevresinde herhangi bir sanayi kuruluşu mevcut olmadığından göl ve çevresinde sanayiden kaynaklanan kirlenme söz konusu değildir. Kaz Gölünde bir adet ziyaretçi evi ve iki adet kuş gözetleme kulesi mevcuttur.

 

ALMUS BARAJ GÖLÜ

 

Almus Baraj Gölü, doğanın en güzel hallerinden yararlanabileceğiniz, piknik ve su sporları yapabileceğiniz şehrin en etkileyici noktalarından biri. Almus Baraj Gölü, özellikle bahar ve yaz aylarında çevre ilçelerden gelen halkın gün boyu piknik yaptığı önemli bir mesire yeridir. Gölün bulunduğu bölge hem fauna hem de flora bakımından zengindir. Tilki, ceylan, güvercin, sansar, dağ keçisi, ayı, domuz, bıldırcın, karatavuk ve üveyiklere ev sahipliği yapmaktadır. İçerisinde bol yeşil bir alan oluşturan kayın, çam, meşe, ıhlamur ve sedir ağaçları bulunmaktadır. Yeşilırmak üzerine kurulan ve 4000 hektarlık bir alanı kapsayan Almus Baraj Gölü'nde kamp alanları da mevcuttur. Dilerseniz bu güzel doğanın içinde birkaç gün kamp yapabilirsiniz.

 

                                   

TARİHİ YAPITLAR

 

Tokat çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Roma döneminden kalma antik şehirler, Anadolu Beylikler Dönemi yapıtlarıyla ve Osmanlı mimari yapıtlarıyla birleşmiştir. 1902 yılında yapılan saat kulesinden 1157-1158 yıllarında Danişmentliler döneminde yapılan Yağıbasan Medresesine, M.Ö 1. yüzyılda kurulduğu iddaa edilen Sebastopolis Antik Kentinden yüzyıllardır ayakta kalan Tokat Kalesine bakınca Tokat'ın yaşayan bir tarih olduğu anlaşılmaktadır. Çok çeşitli zamanlara ve medeniyetlere ait günümüze gelmiş yapılar, tarih içinde yolculuk yapmanızı sağlayacaktır.  

 

TOKAT MÜZESİ 

Mayıs 2012 tarihinden itibaren Arastalı Bedesten Tokat Müzesi olarak kullanılmaktadır. Arastalı Bedesten Tokat'taki ünlü Sulusokak’taki, Takyeciler Cami’nin doğusunda yer almaktadır. Evliya Çelebi ünlü Seyahatnamesinde bu bedesteni "Halep ve Bursa çarşıları gibi gayet tertip üzere kurulmuştur" şeklinde anlatmıştır. Arastalı Bedesten, İstanbul Kapalıçarşı'nın bedesten bölümünü anımsatmaktadır. Görülmeye değer bir mimari eser olan Arastalı Bedesten'ın kolonları ince harçla örülmüştür ve tonozlarındaki ustalığı son derece ileri düzeydedir. Bedestenin doğu ve batı bitişiğine birer arasta eklenmiş ve önemli bir yapı grubu oluşturulmuştur.

 

MEVLANA'NIN DEDİĞİ GİBİ TOKAT'A GİTMEK GEREK